Wikipedia

Arama sonuçları

12 Temmuz 2021 Pazartesi

Macar Edebiyatı Ve Büyüleyici Anlatımıyla Magda Szabo'

İza'nın Şarkısı , Katalin Sokağı Ve Kapı               
                     
Yazarın daha önce okuduğum ''kapı'' adlı eserinden sonra ikinci kitabı olarak ''oldtimer klasik okuma'' grubu ile ''İza'nın Şarkısı''nı okumaktan öylesine mutlu oldum ki ; son zamanlarda böylesine kitaplara çok rastlamıyoruz. Okuyucuyu öyle etkiliyor ki kitap bittiğinde hala etkisi altındaydım.

Aslında diğer iyi olan bir durumda ; artık bütün dünyanın yazarlarını daha fazla tanıyabilmemiz okuyabilmemiz mümkün oluyor. Gerçi eskisi kadar fazla kitap çevirisi yok. 
Neyse bu konuları daha sonra anlatırım şu anda İza'nın babasının ölümüyle başlayan eserde üç kişilik bir Macar ailesinin dramı, kültürel özelliklerine de dokunularak , nefis bir anlatımla bize sunulmuş. 
Ama daha çok İza'nın kişiliği ve yanında çevresinde kim varsa nasıl ezip geçtiği anlatılıyor. Ve bunu o kadar incelikle sahte şefkat ve sevgi gösterileri içinde yapıyorki , onun yaraladığı insanların bunu fark etmesi oldukça zor.
Başlangıçta İza'nın şarkısını okurken ama tanrım böylesine bir evlada herkes sahip olmak ister derken ayrıca İza gibi olmak nasıl bir şey yada mümkün mü? diye de düşündüm açıkcası.Öylesine bir İza portresi çizilmiş ki böyle bir evlat dostlar başına diye düşünmemek elde değil! Ama ne varki bana o kadar inandırıcı gelmedi ve buna şüpheyle yaklaştım;  Çünkü mükemmellik benim için şüphe uyandırıcıdır inandırıcı gelmez nedense!

Babanın ölümü, İza'nın  hakimiyetinin sınırsızlığı annenin bir nevi sürgün hayatı yaşaması.

Kızına olan sevgisinin güveninin anneyi gerçeği görmekten alıkoyuyor yani İza'nın korkunç egosunun, hegemonisk  anlayışının farkında bile değil! tabii bunun nedenlerinden biride kızının ona olan davranışındaki demagojik tatlı sözler vaatler  sahte şefkat gösterisi!!!!

 Nasıl düşünebilirdi ki her zaman en zor anlarda hep yanlarında olan Iza'yı başka türlü ; o bir tanecik kızı!  Öyledir zaten Çok zaman sevdiklerimiz hakkında kötü bir şey şey düşünemeyiz yanlışlarını görmek istemeyiz görsek farkına varsak da bunu gerçek olmadığına inanmak için kendimizi zorlarız.

 Şurası varki İza'da bunların farkında değil aslında ne büyük fedakarlık yaptığını çok iyi bir evlat olduğunu düşünecek kadar kendine odaklanmış bir kişilik.

Oldukça buruk bir anlatım aslında.Konular hepimizin anlayabileceği türden. İnsan ilişkileri işte yani tipik duygunun ve mantığın birlikte yada tek başına yer yer değişimlere uğradığı bir hikaye.

''Fark etmeden ölmüş olabilir miydi? Farkına varmadan gele­bilir miydi ölüm?'' 

Annenin artık İza'nın evinde böyle bir duyguda olması öylesine üzücü ki ...sadece korkunç diyebiliyorum...

      
''Kapı'' ve İza'nın Şarkısı'ndan sonra tekrar kendimi elimde ''Katalin Sokağı'' ile buldum ! yok işte ! gördüğünüz gibi ayrılamadım açıkcası Magda Szabo'dan.

Hemen altını çizeyim ''Kapı'' ile ilgili bir yazıyı daha sonraya bıraktım. Kafanızda sorular oluştuysa yakın bir zamanda genişçe anlatacağım yorumlarımı.

Katalin Sokağı'nda anlatılan üç ailenin yaklaşık kırk yıllık bir zamana sığdırdıkları bir yaşam öyküsü . Hikaye savaş öncesinde başlayıp devam ediyor. Nazi çizmelerinin henüz ezmediği cennet çayırları olan bir sokakdır ''Katalin Sokağı''

30'lardan başlayarak herşeyin acımasızca hunharca değiştiği bu sokak ve bütün Macaristan'nın hikayesi ile birlikte uzun bir zamanı kapsayan bu eserde ; Kaybolan yılları dostluk sevgi çocukluğun o duyarlı sınırsız neşesini ve naifliğinin son bulmasını içeren bir dönemi anlatıyor bu eser. Güvenin paylaşmanın huzurun olduğu dönemden Peşte'ye yerleşmek zorunda kalan bu insanları okurken İza'nın annesini hatırladım.Çok yaşanmışlıklar var buruk hikayelerin barındırdığı Katalin Sokağını okurken parçalara bölündüm yavaş yavaş. Nasıl bir anlatım ama, yazarı sımsıkı kucaklıyorum mezarında huzur içinde uyusun! Margo bıraktığı eserlerle ölümsüzlüğünü kanıtladı bana. Mutlaka tekrar gideceğim Peşte'ye!

Oldukça ince bir kitap sanmıyorum zorlanılsın üstelik anlatım her zaman ki gibi muhteşem.

Bir çok okuyucu ilk otuz sayfası biraz zorluyor ama sonrası çok basit ve güzel diye yazmış. Bu da doğal zaten yazar her yeni eserde ; girişte biraz zorlanır ve biz bunu hissederiz .

2017 de Macaristan'a gitmiştim. Harika bir yer , sabah erkenden kalkıp bütün gün yağmur altında elimde şemsiye dolaşmıştım hem Buda'yı hemde Peşte'yi.   Şehri çok beğenmeme rağmen ki oldukça etkileyici bir şehir ; ne yazık ki Macarca bilmek sanırım en çok istediğim eksikliğini çektiğim şey oldu.                                                  



                                                                       
                                                                      
Tuna nehrini görmek bile insanda öyle hoş duygular uyandırıyorki , dolaşırken hep -aman  tanrım  neleri yaşamış bu ülke , bu insanların ataları. Sanki geçmişi dolaşır gibi hissettim. Biraz da tabii Drakulanın olup olamayacağını da düşündüm. Evet oldukça mistizm barındıran bir şehir. En güzeli de Avrupa'nın  her yerinde olan dilencilerden bir tanesine bile rastlamadım Buda Peşte de.
Ayrıca şunuda eklemeden duramayacağım hepimiz kendi penceremizden  bireysel özelliklerimizden dolayı etkilendiğimizden  burda ki duruma düşünüşümüz farklı olacak. İyi olan taraf hepimizi etkileyeceği....

    
                        


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder