Wikipedia

Arama sonuçları

29 Temmuz 2021 Perşembe

Dünya Edebiyatının Üvey Evladı Giovanni Papini!

          Giovanni Papini'yle Nasıl       Tanışmalı!


                                          
İtalyan yazarı Papini ve eserlerini okumaya ''Bitik Adam''la  başladım. Oldukça beğendim ve ''Düşsel Koncerto'' 1 ve 2. ciltlerini sesli kitap olarak okudum. 
Diğer eserlerini de  okuyacağım kesinlikle ve okuduğum kitaplarla anlatımı yazmadan önce yazarla ilgili biraz daha öz geçmiş araştırmasını yazmak istiyorum.

Yazarla ilgili daha fazla bilgi almak istediğim halde o kadar az yazı vardı ki internet de. Neden bu kadar geride bırakıldığını merak ettim. 
Giovanni Papini adını tarihe yazdırdı ama nedense bir köşede kalması istendi.

Sıradışı  teorileri, ani görüş değişiklikleriyle   yirminci yüzyılın en büyük polemikçisi  siciliyle  İtalyan kültürünü şaşırtmasına rağmen yazar kendi ülkesinde ne yazık ki gerekilen ilgiyi görmedi.

Bazen girdiği polemiklerde hırçın ve gaddar bir davranış sergileyen yazar oldukça açık sözlü cesurca anlatımlarıyla dünyayı alevlendirme yolunda oldukça başarılı olmuş.  

Bugün İtalya'da adı görmezden gelinen Papini yurtdışında daha çok biliniyor: Jorge Luis Borges, Mircea Eliade veya Henry Miller onu sevdiler okudular ve  ondan söz ettiler övgüyle.

Kişisel olarak bu durumu oldukça tuhaf buldum ; Oldukça garip bir durum çünkü ,  en berbat yazarlar hakkında bile bilgi zenginliği olduğu halde Pappini'ye -Tu kaka! muamelesi de nedir yani oldukça anlamsız  ve garip . Özel bir kötücül davranış bu açıkcası. 
Yazarın okuyacağınız her kitabı ; her anlamda sizi  yazar hakkında bilgi sahibi yapar, anlatım zenginliği , dokunduğu konular ve betimlemelerdeki o muhteşem zekaya bayıldım açıkcası. 

Giovanni Papini 1881 de doğdu. Oldukça yalnız ve içe-dönük bir çocuk­luk geçiren yazar yaşam boyu sürdüreceği isyankar ve mücade­leci bir kişiliğe  büründü. Her konuda isyankar arayış içinde hayatında devamlı hoşnutsuzluk sergiledi.Ölene dek bütün kültürleri içerecek bir ansiklopedi yazma fikrine takıntılı kaldı.

 Öykü kitaplarını takiben Kant, Hegel, Comte, Spencer, Nietzsche ile düşüncenin yok oluşu üzerine etkili bir polemiğe girişti. 

192I'de yeni-den bulduğunu ilan ettiği dinine döndü ve İsa'nın Yaşamı'nı yayımladı. Faşizmle kurduğu yakın ilişki nedeniyle sert eleştirilere ve istemli bir unutturmaya konu olmuştur. Papini tüm hayatını, derin, ince ve trajik bir karanlık, huzur­suzluk içerisinde ruh ve madde, doğa ve insan arasındaki uyu­mu bulmaya adamıştır. Eserlerini okurken bunun için ne kadar çabaladığını görüyoruz tabii bu gereklimiydi değil mi bilemeyiz ama en azından düşüncelerinin arkasından gitmiş.

Okuyuculara bir uyarı niteliğindeki yazıyı olduğu gibi aktarıyorum.

''Editör arkadaşın bu toplama kitapta bir araya getirmek ve tekrar ya­yımlamak istemiş olduğu öyküler yarım asırlık bir çalışmanın eseridir, öyle ki en eskileri ı903'e, sonuncuları ise ı954'e dayanmaktadır. Top­lam 11O tanedir; burada, felsefi masallar, ahlaki alegoriler, düz yazı şiirlerinin ceninleri, mizahi veya metafizik­ sel kaprisler, hicivli tasvirler, hayali yan kesit ve paradoksal çerçeveli maneviyat, kişisel anılar ve ayrıca son olarak gerçek öyküler ve hatta bazen neredeyse hayali bazen neredeyse gerçekçi hikayeler var. 

Anlatılardan oluşan bu yapıtın bu parçasının edebi anlamda gerçek­ten hangi değerde olduğunu söylemek bana düşmez, fakat onun, en azından birazının, hayatın farklı dönemlerindeki duyguların, hislerin ve düşüncelerin dolaylı bir itirafı olduğunu ve bu nedenle, adı Gio­vanni Papini olarak tanınan o değişken ve karmaşık kişiyi bir nebze daha iyi tanımaya istekli olanlara azımsanamayacak sayıda suçlama ve savunma yazısı sağlayabileceğini rahatlıkla söyleyebilirim. ''

Papini'den alıntılar:
''Gerçek dünya sadece düşüncede keşfedilir, kendi benliğimde ve ben istediğim zaman onun efendisi olabilirim, yeter ki onu kendi içimde, en derinlerimde arayayım''

''Sakin olmaya çaba göstereceğim. Anlaşılır olmaya gayret edece­ğim. En kesin, en basit, en doğal formülü seçeceğim: Kendim ol­mamamın mümkün olmadığını fark ettim. Asla -asla, anlıyor musu­nuz?- kendim olmaya asla son veremeyeceğimi fark ettim.''

''Yalnızlığın sakin haşmeti'' der bir bölümde ben bu betimlemeye bayıldım.

Ona düzyazının Dante'si demişler, onu İtalya'nın Poe'su ola­rak çağırmışlardır... 1956 da ölen yazarı okuyanlar ondaki sıra dışılığı fark edeceklerdir.

Düşsel Koncerto'yu çok beğendim tamam bazı katılmadığım düşünceleri var ama bu o kadar da fazla değil. Anlatım çok ama çok iyi. Zeki sıra dışı bir insanmış. Kitabdan alıntı yapacağım o kadar çok şey var ki hangi birini yazayım bilemiyorum bence mutlaka vaktinizi ayırın ve okuyun. Ama alışılmış kitaplardan değil belki de sevmezsiniz yani herkesin seveceği kitap değil.

Giovanni Papini, 1914-1954 yılları arasında kaleme aldığı öykülerinin derlemesi olan Düşsel Konçerto'nun ikinci cildinde, kendine has üslubuyla oldukça orijinal hikâyeler anlatıyor. Kişisel olarak hayran kaldım ; o kadar çeşitlilik var ki , yazarın hayal gücünün zenginliği hayranlık verici. Bambaşka akıl almaz bir sunum ve anlatım. Bence mümkün olduğu kadar kendini  örnek almış kahramanlarında. Kültür ve bilgisinin sozsuzluğu ise bıkmadan okumamıza neden oluyor. 

Decameron'u okumadım henüz Boccaccio'dan ama yakın zamanda okumayı düşünüyorum. Düşsel Konçerto'yu okumak bana böyle bir etki verdi. 

Her dönemin birçok düşünsel akımının etkilerini didikleyen yazar olağanüstü kurgusu ve hayal gücüyle  özgün ve sert üslubuyla okura eşsiz bir düşsel konçerto sunuyor.

Oldukça Marjinal bir kişilik . Arjantin'li yazar Borges'in sağlam sağduyusu sayesinde en azından tekrar Babil Kitaplığı ile gündeme gelmiş.

Floransa'ya gittiğim de mutlaka mezarını ziyaret edeceğim.

Bahçemde çalışırken kulaklıklarımla bu eseri dinler okurken o kadar zevk aldımki ; o sonsuz bilgisi , eksantrik kişiliği ile Papini ile bir nevi dost oldum. Tavsiye ederim bütün kitap severlere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder