Wikipedia

Arama sonuçları

12 Temmuz 2021 Pazartesi

Denemeler ve Michel de Montaigne

  

Michel de Montaigne

Fransız düşünürü Montaigne'yi okurken : insana aman allahım tam düşündüklerimi dile getirmiş dedirten eseri. Aslında 4 ciltlik ama ben sesli kitaplardan okudum.Biraz daha derleme olmuş. 
Dört ciltlik kitabı  okumak isterim ilerde tabiiki ama burda da her dört kitaptan derlemeler yapılmış.



Yıllar önce biraz gözden geçirmiştim ve çok ilgimi çekmesine  rağmen daha sonra okurum diyerek ertelemem sesli kitaplara kadar sürdü. Bazen bilhassa yazları günlerin uzamasıyla akşamları artık okumak için kendinizi yorgun hissedince sesli kitaplar harika bir seçim oluyor.
Okumam biraz uzun sürdü aslında dinlemem de diyebilirim. Kitabı dinlerken uyuyakalınca başa alıp tekrardan tekrardan okumak hem bana iyi geldi daha iyi anlamam konusunda ve ayrıca bir çok konuda Montaigne gibi düşünmek;  hatta onun düşüncelerini benimsemiş olmamdan dolayı rahatlatıcı bir aydınlık verdi diyebilirim ama tam olarak kitapla ilgili anlatacağım yazacağım o kadar çok şey var ki kafam tam anlamıyla kaos içinde açıkcası ; yinede toparlayacağım tabiiki ama bu nasıl olacak bilemiyorum!!!

Çünkü oldukça zor bir şey tam olarak en özüne gidip asıl anlatmak istediğinin derinliğine inmek.

1523 de kendi şatosunda yani Perigòrd'da doğmuş ve 1592 de yine orada ölmüştür. 
Evet görüldüğü gibi soylular sınıfından ve nasıl oluyorda sınıfının dışında bir felsefe adamı olmuş bilemeyiz ! Sınıfından pek hoşlanmadığını söyleyebiliriz. Hatta soyadını bile değiştirdiğini söylenir. Ama  sanırım yaptığı araştırmalar babasının onun eğitimi ile elinden gelen özgürlüğü ve fırsatları tanıması, sunması oldukça yararlı olmuş bize bu efsane kişiliği sunmuştur.

Kitabı derleme halinde bize sunan Sayın Sabahattin Eyüpoğlu'nun oldukça emek vermiş olduğunu en güzel şekilde bize sunulduğunu düşünüyorum.

Montaigne ne kadar öğrenirsek o kadar iyi olduğunu düşünenlerden değil bilhassa boş bilgilerle kafayı doldurmak yerine insanın kendini eğitmesi benliğini bulması geliştirmesi en önemli şeydir der.
 Rönesans felsefesinin önemli bir düşünürüdür. 
16. yüzyıl yazarı olmasına karşın Montaigne çağının çok ötesindeymiş. Bir çok konuya el atmıştır mesela bir psikanalizci gibi cinselliği sorgular, sosyal bir antropoloji uzmanı gibi farklı kültürleri tarafsız şekilde ele alması.

Montaigne’nin babası Fransız kökenli soylu bir kişi olan Pierre Eyquem ve annesi İspanyol kökenli Antoinette de Loupes’di. Ailesi yıllarca şarap üreticiliği yapmış soylu bir ailedir.  Aile kökeninden gurur duymamış  Eyquem soyadını almamıştır. 
Aile üyelerinin herbiri farklı dini mezheplere sahiptir.

Montaigne fikirlerini sistematik bir bütünlükle sunmadığı gibi yazılarında ki yöntem muğlaklık ve ironidir. 

Montaigne, eserlerinde diğer yazarlardan alıntı yapmayı server. Fakat bu alıntıları original bağlamından koparıp üzerinde oynamalar yapmayı tercih etmiştir.


Montaigne dar anlamda bir hümanist değildir. Fakat bazı konularda hümanist ilgi ve değerlerini benimsediği söylenebilir. 

O, insanı ele alırken hümanistler gibi insan onurunu gereğinden fazla yükselten bir bakış açısı öne sürmez. İnsanın diğer varlıklar karşısında üstünlüğü olduğu görüşünü eleştirir. Ona göre insan zaafları ve zayıflıkları olan bir varlıktır. İnsan aklı mutlak bilgiye ulaşamayacak düzeyde öznel ve görelidir.

Montaigne’nin kuşkuculuğu bir yöntem mi yoksa kişisel bir buhranın sonucu mu olduğu açık değildir. Açıkçası akla mı yoksa dogmatizme mi karşı olduğuna dair kesin bilgilere sahip değiliz. O, tıpkı İlkçağ septikleri gibi hiçbir görüşün diğerinden daha doğru olmadığını savunuyordu. Kuşku, bir dogmatik gibi belli bir hakikatin kesin olduğu yanılgısından onu kurtarıyordu. Fakat kendisi asla böyle bir hakikati aramaktan biran olsun geri durmamıştır.

''İnsanın, olanak varsa karısı, çocuğu, parası ve hele sağlığı olmalı, ama mutluluğunu yalnız bunlara bağlamamalı. Kendimize dükkanın arkasında, yalnız bizim için bağımsız bir köşe ayırıp orada gerçek özgürlüğümüzü, kendi sultanlığımızı kurmalıyız. Orada, yabancı hiçbir konuğa yer vermeksizin kendi kendimizle her gün baş başa verip dertleşmeliyiz; karımız, çocuğumuz, servetimiz, adamlarımız yokmuş gibi konuşup gülmeliyiz. Öyle ki, hepsini yitirmek felaketine uğrayınca onlarsız yaşamak bizim için yeni bir şey olmasın. Kendi içine çevrilebilen bir ruhumuz var; kendi kendine yoldaş olabilir; kendi kendisiyle, çekiş dövüş, alışveriş edebilir. Yalnız kalınca sıkılır, ne yapacağımızı bilmez oluruz diye korkmamalıyız.''

'' İnsan önce içindeki sıkıntıyı dağıtmazsa yer değiştirmek daha fazla bunaltır onu: Nasıl ki yerine oturmuş yükler daha az engel olur geminin gidişine. Bir hastaya iyilikten çok kötülük edersiniz yerini değiştirmekle. Hastalığı azdırırsınız kımıldatmakla, nasıl ki kazıklar daha derine gidip sağlamlaşır sarsıp sallamakla. Onun için kalabalıktan kaçmak yetmez, bir yerden başka bir yere gitmekle iş bitmez: İçimizdeki kalabalık hallerimizden kurtulmamız, kendimizi kendimizden koparmamız gerek!

Kırdım diyorsun zincirlerini;

Evet, köpek de çeker koparır zincirini,

Kaçar o da, ama halkaları boynunda taşıyarak

Zincirlerimizi götürürüz kendimizle birlikte; tam bir özgürlük değildir kavuştuğumuz; döner döner bakarız bırakıp gittiğimize; onunla dolu kalır düşlerimiz.''

''Kim bilmez ki delilik, özgür bir kafanın yiğitçe çıkışları, yüce ve görülmedik bir erdemin ortaya attıklarıyla çok yakın kapı komşusudur.''

O kadar güzel ki okumak onu; öyle sanıyorum ki her zaman arada onu tekrar tekrar okuyacağım dinleyeceğim.Başkalarını bilmem ama tamamen bana hitap ediyor anlatıyor gibi ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder