Wikipedia

Arama sonuçları

15 Ocak 2021 Cuma

George Orwell'in Kurgusal Distopik Dünyası Ve 1984

 Pandemim Zamanı Orwel'i Okumak Nasıl bir Kabustur!



Yıllardır devamlı gözümün önünde duran Orwell'in 1984 adlı eserini en sonunda Okan Bayülgen'nin izlediğim bir proğramında ki konuşmadan sonra okumaya karar vermiş olmam Orwell biraz yan yan bakıp sonra okurum dediklerimden oldu. Diğer yandan; yine de iyiki okudum aslında en azından milletin ayıla bayıla anlattığı eserin ne içerdiğini biliyorum. Ayrıca kitabı seslendirenin Yetkin Dikinciler gibi müstesna biri olması kitabı hemen dinlememe sebep oldu. ''Hayvan Çiftliği''ni de Okan Bayülgen'nin muhteşem seslendirmesi yüzünden okuduğum kitabı tekrardan dinledim.              
Bu kadar günah çıkarmadan sonra  birazcık da olsa George Orwell'den  bahsetmeden olmaz diye düşünüyorum.  Georg Orwell oldukça ilginç bir kişilik ve düşündüm de aslında zaman tünelinde olsaydım Orwell'de kesinlikle görmek istediklerim arasında olurdu. Zaman mevhumunu kaldırıp saatlerce konuşurdum ; ne kadar çok soracağım şeyler olurdu ama sanki   pek konuşkan biri değilmiş gibi geldi bana. Üstelik o 46 yaşında ben ise 65 ! -ne yani senimi gönderdiler en azından (Julia 1984 adlı eserde Winston'un sevgilisi genç kız)  genç birini gönderselerdi de diyebilir yani !

Yine çok bilmiş havasına girdim neyse  en iyisi hayal dünyasından uzaklaşıp 1903 yılında Hindistan'da doğan  yazarımızın  oldukça genç yaşda (46)  bir yıllık evliliğinden sonra ölmesi  oldukça üzücü. Karakter olarak idealist ve faşizme karşı öfkeli yinede ütopik bir melankolik gibi geldi bana ; istediği kadar yada beklediği kadar da anlaşılabildiğini düşünmüyorum..Sadece okuduklarıma bakarak veriyorum bu kararı tamamiyle bana ait .

 Okunması gereken kitaplardan gerçekten hele şu sıralar anlatılanlar kabus gibi gibi görünse de gerçeklere ne kadar yaklaşırsak o kadar iyi olur. Oldukça ileriye yönelik kıvrak zekasıyla harika bir anlatım ve savunumları var. İyi kavramak gerek. Öylesine acı bir gerçeği kavramak en azından bizi beklentilerden alıkoyar bize kalan zamanı iyi değerlendiririz.        

1984 de anlatılanlar bana en çok şunu düşündürdü. Kim gelirse gelsin kim yönetirse yönetsin bizler yani mutlu yada mutsuz sürüler   olarak bu alemde yerimizi alacağız köleydik köle olarak devam edeceğiz ama tabiki bazı şekilsel ve kuramsal kalıplarda ki değişikliklerle etkilensek de yine sürüyüz yine sürüyüz.

Ama şunu da göz ardı edemiyorum acaba tarih tekrardan mı ibaret,sınıfsız toplumdan geldik sınıfsız topluma mı döneceğiz bilemeyeceğim eğer öyle bir şey olursa harika olur tabii!

Demek istediğim ne kadar devrim yapmaya çalışsak da düzeni değiştirmeğe çalışsak da bunlar ellerinde iplerimizi tutanların verdikleri kararlar dahilinde uygulanacaktır. Yapabileceğimiz tek şey var fazla beklentilere girmeden akıl sağlığımızı 
korumak kendimizi yenilemek mümkün olduğu kadar bir ben;beni yani kendimizi özgür tutabilmeyi becerebilmektir.Kimsenin kuyrukçusu olmadan kararlarımız kendimize ait olmalı ve kişiselliğimizi koruyabilmeliyiz. Mümkün olduğu kadar da yaşamdan zevk almayı unutmamalıyız.
        
İngiliz edebiyatına hayranımdır  yazarlarının   çoğunu çok beğenirim. Ama genelde  batı avrupa yada dünyanın diğer ülkelerdeki bazı yazarlar kadar uçuk kaçık değillerdir (benim favorilerim). Kalıpların dışına pek o kadar çıkmazlar yada çıkamadıkları görülür  o meşhur ingiliz terbiyesi ile öyle özdeşleşmişlerdir ki ne kadar isteselerde o kalıplardan çıkamadıklarından en fazla bu kadarını yapabilirler ki bence bu kadarı bile  harikadır.      
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder