Wikipedia

Arama sonuçları

20 Temmuz 2020 Pazartesi

İngiliz Edebiyatının Vazgeçilmezi


David Herbert Lawrence


Yazarın şimdiye kadar hemen hemen türkçeye çevrilen eserlerinin çoğunluğunu okudum hem de büyük bir beğeniyle.Bu kadar beğendiğim yazarla ilgili biraz daha bilgi sahibi olmak istemem sanırım doğal bir merak oldu. Bana bu kadar hitap eden benim yazarım dediğim yazarlardan  biri Lawrence ve yazarla ilgili ne kadar çok şey yazıldığını görmek beni biraz şaşırttı açıkcası ama bu bilgilerin bazıları paparazzi niteliğinde olduğunu açıklamadan edemeyeceğim.
Annesine olan düşkünlüğünden tutun annesinin Lawrence'si kendi kontrolu altında tutmasından yola çıkarak anne oğul ilişkisini temel alarak yazılan abartılı anlatımlar var.
 
Robin Hood'un maceralarına konu olan ormanlara yakın bir kırsal bölgede maden işçisi bir babayla ev hanımı bir annenin oğlu olan yazarımız oldukça narin bünyeli sık sık hastalanmasına rağmen devamlı yaşama savaşı veren biri  olarak annesinin de desteğiyle tahsilini burs alarak başarıyla bitirmiştir. Hem çalışıp hem tahsilini devam ettiren yazarımız biraz nazende bir tip olmasına rağmen oldukça savaşçı bir yapısı da varmış.
Yazdığı bir çok eserinde  kendi ailesinin de bulunduğu ortamdan , kasabadan çevresindekilerden  karakterize edilmiş kahramanları romanlarında işlediğini görürüz.
Genelde kitap okumak en büyük tutkum yada yegane tutkum diyelim hani        olmazsa olmazlarımdan ve buna bağlı  olarak oldukça fazla kitap                       okumuşumdur Lawrence'si ilk okuduğumda -vayy canına  deyip derlenip toparlanıp sadece kendimi okuduğum kitaba verdiğimi iyi hatırlıyorum. İlk okuduğum eseri ''Gökkuşağı'' idi nasıl okudum nasıl bitti hiç bilmiyorum dediğim gibi yazarın anlatım tarzı kelimeleri cümleleri yerleştirmesi konuyu can alıcı hale getirmesi sanki bir nevi sihir gibi. Ve devam ettim Lawrence'le henüz okuyacağım bir kaç eseri kaldı.
Yazarımız gençken biraz cinsel olarak zor zamanlar geçirmiş. 19 yy sonralarının İngiltere'si de oldukça mutasıp  evlilik eşittir seks durumunda nişanlansalar dahi bir kaç kaçamak öpücükten ileri gitmeyen cinsellik Lawrence'in pekde hoşnut etmiyormuş.
 
Neyseki en sonunda okulda ders aldığı profösörün eşiyle karşılaştığında aşk kapıyı çalmış Frida ile ilk andan itibaren tutulmuşlar birbirlerine evli üç çocuk annesi ve 6 yaş büyük olması dahi Lawrence için tamamiyle önemsiz kalmış. Tanıştıklarında yazarımız 23 yaşındaymış. Frida bir Alman baronesi  olması dışında yasakları hiçe sayan kendi bildiğini yapan oldukça özgür düşünceli ,yaşama tutkun ,yerinde  duramayan, zeki kendine güvenen bir sımsıcak hanımmış. 
Yazarımız ölene  kadar da bu evlilik sürmüş.Avrupa da dahil bir çok ülke olmak üzere ; Amerika Avustralya  Meksiko Seylan  gibi bütün dünyada dolaşmış durmuşlar eşiyle birlikte. Paraya pek önem vermeyen savaşa karşı olmuş hep.                                           
Oldukça çalkantılı geçmesine rağmen bol kavgalı gürültülü bir evlilik olmasına rağmen barışıp tekrar her şeyi yoluna koymasını bilerek devam.       etmişler yollarına.                       
Almanya'da kalırlarken başladığı romanı ''Oğullar Sevgililer'' Lawrence'nin en sevdiğim eserlerinden biridir.
İngiliz edebiyatına ağırlık veren sayın Mina Urgan'nın Lawrence ile ilgili aratırmacı bir kitabını okumama rağmen Mina Urgan'nın yapmış olduğu bazı abartılı anlatım ve kendi yorumları doğal olarak Türk kültürüne uygun yazılmış ve pek de beğendiğimi yazamayacağım.Görüşüme göre biyografi içeren eserlerde daha çok bilgiye tarihlere gerçeklere dayanılmalı tarafsız yazılmalı diye düşünüyorum  eğer kendi düşüncesine göre anlatacaksa  bir roman yazsın.
Lawrence'nin Diğer bazı yazarlarla olan samimiyeti ilgi çekici anlaşılan yazdıkları eserlerde Lawrence'den etkilenip eserlerine karaterize etmişler bunlardan biriside yakın dostu hatta yattığı hastanede yanından ayrılmayan Aldous Huxley ''Ses Sese Karşı'' da Lawrence ve eşini betimlemiş eserinde denildiğine göre. 

Katherine Mansfield ve eşiylede oldukça yakın dostlarmış. Gerçi anlatıldığına göre Mansfield'in eşi Frida'ya aşıkmış falan yani gerçekten tam bir paparazzi anlatım oldu Mina Urgan'nın yalancısıyım diyeceğim yani onun yazdıklarından bazılarını aktardım.
Lawrence İtalya'yı çok sevmiş doğaya aşık biri olarak sahteliklerden  kahrolası ingiliz burjuva sınıfının züppeliklerinden sonra İtalyan halkının (genelde kırsal kesimde yaşamış) spontan , içten hayata düşkün mizaçları yazarımızı mest etmiş.
Kısacık yaşamında oldukça güzel eserler bırakmış yazarımız. Eşi  küllerini alıp yazarın istediği şekilde Taos'a (New Meksiko) götürmüş. Sonsuz yaşama inananlardanmış Lawrence. 
44 yaşında Fransa'da yattığı klinikde tedavi gören Lawrence'nin erken kaybı gerçekten üzüntü verici .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder