George Eliot
Yazardan okuduğum ikinci eser. İlki ''Düşürülen Maske '' adında gayet ince ve bir o kadar dolu anlamlı bir klasikti.
Aslında o dönemin kadın yazarlarına olan hayranlığım oldukça fazla çünkü o zamanlar erkek egemenliğinin otoritesinin daha üst seviyede olduğu bir dönemmiş.
İngiltere'nin 18. yüzyıl kadın yazarlarından olan Eliot o dönemdeki, edebiyatın güzelliklerini ayrıcalıklı bir duyarlıkla ele alan diğer kadın yazarlar gibi toplumsal sorunları kadın gözüyle biraz daha duyarlı ve netlikle görerek anlatması bambaşka bir şey gerçekten.
İsterseniz Viktorya döneminin İngitere'sinden gelen yazarın birazcık özyaşamına göz atalım.
Asıl adı Mary Ann Evans olan şair romancı gazeteci ve çevirmen olan yazarımız çocukluğunda güzel bir eğitim alma avantajına sahipmiş, dinsel olarak bazı kişisel saptamalarıyla kiliseyle olan ilişkisini kesmiş ve inancını sorgulamış ve araştırmış.
Lakin eserlerinde de sık sık toplumun dinsel yönlendirmeleriyle ilişki ve görüşlerini dile getiriyor. George Eliot ismini kullanarak romanlar yazarken toplumdaki iki yüzlü durumu skandalları cesurca ortaya seren yazarımızın eserleri de yine o şekilde gerçeğe yönelik aydınlatıcı bir hoşlukla yazılmıştır.
Middlemarch'daki taşra yaşamını anlatırken ustaca kullandığı anlatım tarzı ile severek okuyacağınız bir eser.
Temalar hümanist vizyonunu ve güçlü kahramanlarını içeriyordu. Şiiri, "Ey Görünmez Koroya Katılabilir miyim", doğaüstü olmayan ölümsüzlük hakkındaki görüşlerini ifade etti:
"Ey, görünmeyen koroya katılabilir miyim / Yeniden yaşayan ölümsüz ölülerden / Onların varlığıyla daha iyi hale getirilmiş zihinlerde.
Mina Urgan' nın (İET) belirttiğine göre ;
''Virginia Woolf'un bu romanın yetşkinler için yazıldığını vurgulaması ayrıca anlamlıdır bize kalırsa. Çünkü Dickens'in romanları yada Emily Bronte'nin Wuthering Heights'dan farklı olarak, Middlemarch'da yazarın duygularından çok zekası ağır basar. Okuyucuları coşturup heyecanlandıran bir kitap değil, serinkanlı düşündüren bir kitaptır Middlemarch''
Mina Urgan' nın (İET) belirttiğine göre ;
''Virginia Woolf'un bu romanın yetşkinler için yazıldığını vurgulaması ayrıca anlamlıdır bize kalırsa. Çünkü Dickens'in romanları yada Emily Bronte'nin Wuthering Heights'dan farklı olarak, Middlemarch'da yazarın duygularından çok zekası ağır basar. Okuyucuları coşturup heyecanlandıran bir kitap değil, serinkanlı düşündüren bir kitaptır Middlemarch''
Evet haklı olabilir ama yinede kendi açımdan ''Uğultulu Tepeler''den daha anlamlı olduğunu düşünüyorum aslında mukayese etmek dahi bana bir nevi haksızlık gibi geliyor çünkü Dickens Bronte yada o zamanın yazarlarının hepsinin ayrı bir stili anlatımı var ; hepside kendi içinde harikalar yaratmış yazarlar birinin verdiği duyguları anlamları bir diğerinde daha değişik şekilde alıyoruz özümlüyoruz. Hep kendi yaşadıklarından alınma bir şeyler var bunu daha değişik kurgulasalar da yazarların yaşamlarını okuduğumuzda nereden esinlediklerini anlamak zor olmuyor.
Kitap da kadın erkek ilişkileri sınıfsal ve cinsel ayrıcalıklar , kişiliklerin bazen topluma rağmen ne kadar etkileyici olabileceğini anlatan bu romanı okumanızı kesinlikle tavsiye ederim. Sadece beni düşündüren bir durum da yazarın kesinlikle feminist olmamasına rağmen erkek toplumunda verdiği cesurca girişimleri toplumun değer yargılarını yer yer sadece kendi düşüncelerinin arka planına atmasına rağmen yine de kadını sadece bir eş bir anne olarak görebilmesi acaba kendini bu cesur mücadelenin tek kahramanı olarak gören narsistik bir benlik den mi kaynaklanıyor.
Kendimce kitabı güzel buldum evet tutkulu heyecanlı olmamasına rağmen biraz gereksiz detayların yer almasına rağmen o dönemin bize bu kadar uzak olduğundan belki ilginç bularak okudum.
Yalnız bir şey ilgimi çekti erkeklerin çoğu genelde (Orta sınıf ve Aristokratları kast ediyorum) para yiyen parazitlerden oluşuyor ellerinden bastonları ile gezinen ,at yarışlarını izleyen balolarda kız tavlamaya çalışan bazen avrupa' ya kadar uzanan seyahatlerden bir bok anlamadan dönen boş gezenin boş kalfası; ama yinede değerliler neden derseniz bir sürü damızlık kadınlara eş olacak ucubeler bunlar.
Yalnız bir şey ilgimi çekti erkeklerin çoğu genelde (Orta sınıf ve Aristokratları kast ediyorum) para yiyen parazitlerden oluşuyor ellerinden bastonları ile gezinen ,at yarışlarını izleyen balolarda kız tavlamaya çalışan bazen avrupa' ya kadar uzanan seyahatlerden bir bok anlamadan dönen boş gezenin boş kalfası; ama yinede değerliler neden derseniz bir sürü damızlık kadınlara eş olacak ucubeler bunlar.
Jane Austen'nin (biz zamanlar bayıla bayıla okumuştum gerçi hala severim Austen'i) allayıp pullayarak gösterdiği bu aristokrat sınıfının erkekleri para harcama dışında ne gibi faaliyetleri vardı acaba? ne acınacak bir durum gerçekten.
Alıntı İET
Alıntı İET
''Middlemarch henüz sanayileşmediği için, Reform Tasarısı’nın kargaşasını ve toplumsal çatışmalarını yaşamayan, dingin bir taşra kasabasıdır. George Eliot, bu kasabanın toplumsal yapısını oluşturan her sınıftan insanın üstünde durur:
Sir James Chettam ve ailesi gibi büyük toprak sahibi taşralı aristokratlar; Vincy’ler gibi yüksek orta sınıfın temsilcileri; varlıklı Bulstrode gibi bankerler; Garth’lar gibi aşağı orta sınıftan aileler; kimi zengin, kimi yoksulca beş ayrı din adamı; aralarından biri romanda çok önemli bir rol oynayan altı hekim; çeşitli hukukçular; küçük toprak sahibi çiftçiler vb. George Eliot, yalnızca emekçilere yer vermemiştir bu geniş tabloda.
Yoksul halk adamları yakından tanımadışı bir sınıf olduğu için isabetli de davranmıştır bir bakıma.
Middlemarch hem çok geniş kapsamlı, hem de çok ayrıntılı olduğundan, sekanstan sekansa geçerek, kimi zaman zoom yapıp yüzleri yakından göstererek, birkaç kamerayla birden çekilmiş bir filmi andırır neredeyse.
Middlemarch hem çok geniş kapsamlı, hem de çok ayrıntılı olduğundan, sekanstan sekansa geçerek, kimi zaman zoom yapıp yüzleri yakından göstererek, birkaç kamerayla birden çekilmiş bir filmi andırır neredeyse.
Üstelik, bize gösterilen bu insan kalabalığının sadece ön planda olanları değil, romanda önemsiz roller oynayanları bile çok net bir biçimde canlanır gözümüzün önünde. Bir taşra toplumunu yakından görmekle kalmayız;
Middlemarch bir mikrokozm olduğu için, 1830’lu yıllarda tüm İngiltere’yi yakından görmüş gibi oluruz böylece. George Eliot’ın asıl amacı sadece o dönem İngiltere’sinin bir tablosunu çizmek değil, toplumla bireyler arasındaki ilişkileri gözler önüne sererek, toplum yaşantısının bireylerin yaşamını nasıl etkilediğini; toplumla bireylerin birbirlerinden ayrılması olanaksız bir bütün oluşturduklarını göstermektir. Bu amacını gerçekleştirmek için de bireylerin üstünde durduğu kadar, o bireylerin içinde yaşadıkları ortamın da üstünde durur.
S.1026'' İngiliz Edebiyatı tarihi
İyiki Mina Urgan'nın ''İngiliz Edebiyatı Tarihi''ne de bir göz gezdirmem gerektiğini düşündüm. Ve kitabın George Eliot ve Middlemarch la ilgili yazılarını okuyunca daha teferruatlı anlatma arzusu duydum hemde hem ''Middlemarch'' yazarını hemde kitabı daha iyi anlayabilme açısından. Bunu bir sonraki blogda yazacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder