Wikipedia

Arama sonuçları

8 Haziran 2019 Cumartesi

Adalet Cimcoz: Bir Yaşamöyküsü Denemesi

                                         


                                                     Adalet  Cimcoz
Yıllardır adını duyduğum ve hakkında oldukça fazla söylenti duyduğum dolaysiyle oldukça merak ettiğim; Adalet Cimcoz'u nihayet sıradışı yazarımız Mine Söğüt'ün bir yaşam öyküsünü yazması sayesinde okudum. Kitabı story tel'den sesli kitap olarak dinledim fakat çok beğendiğim için kitap olarak da alıp  kitaplığımda  bulunduracağım.                            

Aslında burda anlatılan sadece Adalet Cimcoz değil 19.yy başları ve ortalarının  İstanbul'u, sanat alemi , basın yayın grubunun çalışmaları. Edebiyat ve güzel sanatlarla ayrıca  azınlık dahi olsa onların daha güçlü olduğu kalburüstü takımının yaşamlarından kesitleride izlemek zevkini yaşadım. Mine Söğüt mümkün olduğu kadar dürüstçe , yansız nötr bir şekilde yazmış. Sanırım sadece o bu kadar iyi yazabilirdi Cimcoz'un yaşam öyküsünü çünkü oldukça komplike bir yaşantısı olmuş oldukça parıltılı aynı zamanda. Bir çok konuda fazlaca araştırma yapmak zorunda kalmış yazarımız.
Cimcoz Türk sinemalarında başrol kadın oyuncularının sesi olmuştu. Bir çok kişi gibi bende onu bu şekilde duymuştum. Maya adlı bir sanat galerisi açtığını, çeviriler yaptığını gazetelerde yazı yazdığını bilmiyordum. Hele MİT casusu olarak bazı çevrelerde suçlandığını ve Sabahattin Ali' nin öldürülmesi ile ilgili olarak  onunda suçlandığını hiç duymamıştım. Nazım Hikmet'in ve Fikret Otyam'ın ve bir çok değerli yazar ve şairleri bir araya toplayan onlara maddi manevi yardımda bulunan Adalet Hanımın dostlarının çokluğu gibi düşmanlarının da çokluğu şaşırttı okurken. Kitap oldukça ilginç geldi bana. İzlenimim ise Adalet Cimcoz'un zekasına duyduğum hayranlık , kişiliğinin gücüne duyduğum hayranlık üst düzeyde. Bir çok yerde oldukça çirkin olduğu yazılmış ama ben onu oldukça hoş ve çekici buldum.  Aşağıda yayın evinin kitabı tanıtma yazısını da ekliyorum. Kesinlikle tavsiye edeceğim bir eser.                                                                                      
Türk sinemasının yıldızlarının sesiydi o. Buğulu, hafif burundan gelen, ama pırıl pırıl bir Türkçe ile Filiz Akın'dan Türkan Şoray'a kadar beyaz perdenin büyük yıldızlarını konuşmuştu, onların gönüllerde kurdukları tahtlarda payı vardı. Lorel Hardy'ye -ikisine de- sesiyle hayat veren dublaj sanatçısı Ferdi Tayfur'un kız kardeşiydi. İki kardeş mucizevi bir şekilde dublaj yaparlardı. Kısa sürede Adalet Cimcoz'un adı "Dublaj Kraliçesi"ne çıktı. Türkiye'nin ilk özel sanat galerisini açmıştı. Maya'yı. Dönemin bütün sanatçıları ve yazarları Maya'da buluştular, tartıştılar, soluklandılar. Adalet Cimcoz bu galeriyi beş yıl boyunca yürüttü. Sanatçı değildi ama sanat dünyasında etkindi, karizmatikti. Sabahattin Eyüboğlu'dan Sabahattin Ali'ye, Ahmet Hamdi Tanpınar'dan, Aloş'a, Kuzgun Acar'dan Azra Erhat'a kadar geniş bir arkadaş çevresi vardı. Dönemin plastik sanatları onun da içinde bulunduğu bu bir grup sanatçı tarafından yönlendirildi. Maya herkesin hayatına girdi. Yazar değildi ama çok iyi bir çevirmendi. Kafka'dan yaptığı Milena'ya Mektuplar çevirisiyle en iyi çevirmen ödülü aldı. Brecht'in Sezuan'ın İyi İnsanı onun çevirisiyle sahneye taşındı, çok başarılı oldu. Onun çevirdiği oyunların sahnelenişini gördükten sonra, birçok eleştirmen oyunun oyuncusunu ya da yönetmenini yerse de, Adalet'in çevirisini övmekten kendini alamıyordu. Tibor Dery'den B. Traven'e kadar birçok ünlü yazarı Türkçeye o kazandırdı. Bütün bunların dışında dostlarının "Ada" dediği Adalet Cimcoz, Türkiye'nin ilk dedikodu yazarlarındandı. Bu tür yazıları için kullandığı takma adı da kendi gibi iddialıydı: Fitne Fücur. Hafta, Salon, Tasvir, Aydede, Tef gibi dergilerde rüküş olanla, görgüsüz, biçimsiz, zevksiz ve adi olanla dilini hiç sakınmadan dalga geçti, zaman zaman açıkça alay etti, hatta aşağıladı. Ama öyle çekici bir kadındı ki, kim kiminle nerede ne yaptıysa duyuyor ve yazıyor; ama yazdığı şahıslardan birçoğu ona kızmıyorlardı. Bir köpek delisiydi. En uzun birlikte olduğu köpeği Zibidi en az kendi kadar ünlüydü. Diğer köpekleri Tommy ve Hayta da öyle. Bir dönemin ünlü milletvekillerinden Selah Cimcoz'un yeğeni Mehmet Ali Cimcoz'la evliydi. İyi bir karı koca, iyi birer arkadaştılar birbirleri için. Hiç çocukları olmadı. Adalet Cimcoz 60 yaşında kanserden öldüğünde radyodan sesi kadınlara öğüt veriyordu. Ölümünün ardından hayatı dağıldı, savruldu. Özenle sakladığı fotoğrafları sahafların raflarına düştü. Gazeteci Mine Söğüt, bütün bu dağılmış yapraklardan ulaşabildiklerini topladı, derledi ve bu çekici kadının, melek mi şeytan mı olduğu kestirilemeyen, kimilerine göre melek kimilerine göre şeytan, kimi zaman melek kimi zaman şeytan olan, çekici bir hale ile çevrelenmiş muhteşem kadının yaşam öyküsünü yazdı. Sahaflardan toplanan yüzlerce fotoğrafın eşlik ettiği bu yaşam öyküsü denemesi, Türkiye'nin üstünde çok konuşulmamış yüzüne de bir ayna.

                           

       Mine Söğüt 1968’de İstanbul’da doğdu, ortaöğrenimini Kadıköy Kız Lisesi’nde tamamladı (1985). Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Latin Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı. 1989’da mezun olduktan sonra, aynı bölümde yüksek lisans yaptı. 1990 yılında “Güneş” gazetesinde muhabirliğe başladı. Daha sonra “Tempo” dergisi ve “Yeniyüzyıl” gazetesinde çalıştı. 1993 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği yarışmada Haber dalında mansiyon aldı. 1996-2000 yılları arasında “Haberci” adlı televizyon belgeselinin metin yazarlığını yaptı. “Öküz” dergisinde yazılar yazdı (1999-2001). “Deli Kadın Hikâyeleri”nden yazıp yönettiği “Sinekler Sevişirken”i Merve Engin oynadı.

Yazarın daha önce okuduğum eserinden pek bir şey anlamadığımı yazayım belki tarzına alışamadım bilemiyorum ama tekrar  gözden geçirmem gerek. Çünkü bu kitabı okurken yazarın anlatım tarzını samimiyetini çok yapıcı buldum açıkcası. Kelimeler özenle seçilmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder