Bir Yazarın Romanı: Anton Çehov'un Yaşam
Öyküsü
Biyografik olarak okuduğum en
iyilerinden.Yazarın daha önce başka eserlerinide okumuştum hepsi de oldukça iyiydi. Çok genç yaşında Nazi kampında ölen İrène Némirovsky 'nin de hayatı da başlı başına bir roman aslında .
Ünlü öykücü Anton Çehov'un hayatını içeren bu eser çok iyi olmasına rağmen yazarın Kırsal kesim halkı için bazı kesinlikler koymuş olması: çok kaba yabani cahil her türlü kötülüğün beklenildiği bir topluluk gibi adlandırarak beni fena hayal kırıklığına uğrattı.Halbuki kendisi ve kardeşleride aynı sınıfsal özellikleri taşımalarına rağmen eğitimlerini almışlar , bana biraz ters geldi açıkça köylüleri bu şekilde nitelendirmesi ve diğer yandan din adamlarının onlar üzerindeki kötü etkilerini tamamiyle görmezden gelmesi şaşırtıcı. Tamam o zamanın Rusya'sındaki devrimci mücadeleyi pek benimsememesine rağmen en azından sosyal sınıf farkının yol açtığı durumu görmemiş olması biraz garip açıkcası. Gorki'nin ve Ivan Bunin'in anılarınıda okumak istiyorum. Kişilik olarak Çehov'u anlayabilmek oldukça zor okuduklarımla. Veremle mücadele etme olanağı varken sağlığını önemsememesi anlaşılacak gibi değil.Çok güçlü bir kişilik olmasına rağmen bir o kadar da güçsüz bir o kadar da yalnız hemde o kadar kalabalığın içinde. Bana göre sırlarla dolu biriymiş yazarımız. Gerçi Nemirovsky aristokrat bir aileden geldiğinden kitabı yazarken kendi sınıfsal durumundan etkilenerek yazmış olması da mümkün. Daha çok okumak gerek belki de .
Bazı alıntıları yazmadan edemeyeceğim.
Kendine hiç güveni yoktu. Alçakgönüllü olmak,
küçük yaşta tokatla, tekmeyle zorla kafasına sokulmuştu. Okulda ve evde duyduğu bu alçakgönüllülükten, bu
aşağılık duygusundan bir türlü kurtulamıyordu. Bundan
acı da duymuyordu. Bu da çok doğaldı.
Her zaman olduğu gibi yine de bir yaşama nedeni
aranıyordu.
Rusya «küçük erdemlerin cesaretini kıracak kadar çok büyüktü, çok yoksuldu.
«Rütbelere saygı göstererek, papazların elini öperek,
başkasının düşüncelerine hayran, her lokma ekmek için
minnettar, sık sık kırbaçlanan, hayvanlara eziyet eden,
zengin akrabalarda yemek yemeyi seven genç bir adam,
bir toprak kölesinin, bir bakkalın oğlu...»
İşte birkaç yıl sonra kendisi için çizdiği portre. Kuşkusuz haksız ve acı masız bir potre, ama gerçek olan, zekâsında, ruhunda, yapıtında tamamladığı, ölümüne kadar aralıksız sürdürdüğü bu ağır çalışma, onun daha iyiye ulaşma isteğiydi.
İşte birkaç yıl sonra kendisi için çizdiği portre. Kuşkusuz haksız ve acı masız bir potre, ama gerçek olan, zekâsında, ruhunda, yapıtında tamamladığı, ölümüne kadar aralıksız sürdürdüğü bu ağır çalışma, onun daha iyiye ulaşma isteğiydi.
Yavaş yavaş şu garip
sonuca varıyordu, sevgisini başkalarına karşı ne kadar
gösterirse, o sevgiyi yüreğinde öylesine az duyuyordu.
«İlk izlenimi hemen daima bir iğrenme, soğukluk ve düşmanlık uyandırırdı.» Kup- rin onun için şöyle yazıyor : «Sevmeden iyi, açık yürekli, hiçbir bağlılık duymadan dost ve kibar olabilirdi.»
«İlk izlenimi hemen daima bir iğrenme, soğukluk ve düşmanlık uyandırırdı.» Kup- rin onun için şöyle yazıyor : «Sevmeden iyi, açık yürekli, hiçbir bağlılık duymadan dost ve kibar olabilirdi.»
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder