Wikipedia
4 Ocak 2023 Çarşamba
Napoli Hikayelerinin Karanlık Anlatıcısı!
Elena Ferrante
1 Ocak 2023 Pazar
Karanlığın Solgun Beyaz İmgesel Dünyasında Muhteşem William Styron!
Genelde pek karanlık ruh hallerini anlatan kitaplara bakmayacak kadar ilerleyen yaşımda; doğal olarak biraz daha sakin , gerilimsiz, düşündüren amma çok üzmeyen kitapları okumayı tercih etmeme rağmen neden bu kitabı elime aldım derseniz; yazara olan hayranlığım bütün olumsuzlukları silip süpürdü açıkcası.Gerçi biraz uzun sürdü okumak istemem amma doğru zamanda doğru kitap diyerek başladım. İyiki de okumuşum.
Paris'e kazandığı ödülü almak giden Styron zaten ruhsal bir çöküntü içindedir. Ve burada yani Paris'te gittikçe artan bunalımlı halini anlatan eser karamsar gibi görünse de bende bu etkiyi bırakmadı nedense, ve kitabı okurken yazarın Camus ve Emil Ayar'la ilgili saptamaların da ki yazdıklarına hayran kaldım. Oldukça ayrıntılı ve benim kişisel görüşümle de örtüşen bir durumun olması yazara beni biraz daha yaklaştırdı açıkçası. Nelerdi bunlar aşağıda kısaca yazacağım amma önce eklemek istediğim bir şey var, genelde depresif kitapları okumayı bir kenara bırakırım amma bunu neden bırakmadım derseniz yazarın daha önce okumuş olduğum ayrıca beyaz perde de izlediğim olağanüstü güzel eseri "Sophie'nin Seçimi" yazarın bu eserini de mutlaka okumam gerektiğini gösterdi. Ve iyiki öyle yapmışım. Kitap oldukça ince olmasına rağmen dolu dolu her satırı altını çizerek düşünerek okunmalıdır derim.Yazarın bu ruhsal çöküntüsüńü ben daha çok , alkol yada hayatın gerçeklerin den kaçarken kullandığı yol ve yöntemde ki kolay yolları artık kullanmadığı dan. dolayısıyla ile gerçek yaşam onun gibi sanatçı gerçekçi insanlara artık o kadar kolay değildir. Böylesi bir durumda yanında ki sevgili dostu ve eşi Rosa'nın olması ise yazarın şanslı olduğu bir durumdur tabiki.
Varoluşçu düşüncenin yani yaşamı kabul etmek yada etmemek le ilgili bir çoğumuzun cevaplanmamış soruları olduğunu düşünüyorum. Bu eseri okuduğum dönemde yaşamanın varolmanın yükünü kaldıramayan bir yazar olan Virginia Woolf'un ilk eseri de elimdeydi, aynı zamanda okuduğum ve aynı ruhsal bunalımlı yazarların yarattığı eserler ve yazarlar beni meraka düşürdü. Gerçi Woolf'un durumu biraz daha değişik yani yazarın zaten şizofren olması yaşama dayanma noktası, incecik bir ipin üzerinde yürümeye çalışan biri gibi olması ancak yazdıkça hayatına bir anlam vermeye çalışan Woolf son derece çaresiz bir katlanma içindedir yaşama.
Noel tatili için İtalya'ya giderken hem uçakta hemde ordayken , yalnız kalabildiğim akşamlarım süresince Styron dünyamı aydınlattı hemde kitabın karanlık olmasını göz önüne alırsak ne müthiş bir eser okudum artık tahmin edebilirsiniz.
Burada anlatılan sadece Styron'nun bunalımları degil Emile Ayar olsun Camus olsun daha bir çok sanatçı ve düşünürlerin girdikleri derin girdaplardan çıkma çabalarını anlatırken bazılarının da yenilgisini öyle incelikle anlatıyor ki empati kurmamak mümkün değil.
Burada ne söylersem ne yazarsam eksik kalır. Okumanızı öngöreceğim kitaplardan...
12 Kasım 2022 Cumartesi
Travmatik Yazar Julian Barnes Ve Eserleri
Julian Barnes ve Eserlerindeki Karanlık Dehlizlerinde Kayboluş!!!
Dün gece geç saatlere kadar okuduğum eseri ''Bir Son Duygusu'' bende tamamen yazara karşı (nerdeyse) bir antipati oluşturmasa da epey kafamı yormama , uykumu kaçırmama sebep oldu.Peki neydi bu eserde bu kadar travmatik olan.
Aslında konu pek o kadar alışılmışın dışında değil. Sıradan hikaye denilebilecek bir hikayeyi öyle bir işliyorki yok artık yani ! dedirten cinsinden.
Konuyu birazcık açmaya çalışacağım. Tony Webster ve diğer iki İngiliz genci daha sonra aralarına aldıkları Adrian'la birlikte bir dörtlü olarak takılırlar ve liseyi birlikte bitirip aralarındaki ilişkiyi devam ettirmeye söz verip değişik bir yön çizip hayatlarına devam etselerde arada bir araya gelirler . Burada olan gençlerin aile yaşamlarına bağlı olarak bambaşka kişiliklerde olduklarını fark ediyoruz. Aslında en çok da Tony Webster sıkıcı, ailesinin kontrolünde ve onların terbiyesi ile koşullandırılmış, korkak özgüven yoksunluğu çeken bir genç.
Neden bu kadar anlatıyorum çünkü bu genç üniversite yıllarında bir genç kızla kurduğu ilişki başlangıç ve bitişde dahil romanın bütün içeriğini kapsadığı gibi yaşlılık da da sorgulatan, sorgulayan bir çizgi izliyor. İlişki kurduğu kızı suçlu durumuna düşürmeye çalışmış bir nevi fakat o kadar geri zekalı bir davranışda ki kızın ona olan ilgisi yön değiştirip Adrian'a yöneldiğinde doğal olarak kıskanmasında ki onu tetikleyen dürtüyle Adrian'ın ona yazdığı e-maili cevaplarken neler içerdiğini ancak yıllar sonra o yaşlandığında okuyoruz. Ve anlıyoruz ki oldukça yaralanmış ve bu acıyla yazdıklarının o kadar korkunç olmamasına rağmen ortaya çıkardığı ve acaba bundan dolayımı mı dedirten durum bizi de şaşırtıyor. 40 yıl sonra ilk defa kendisini sorguluyor fakat bunu yaparken hem kıza hem eski eşine hem kendine yaşattığı acılı sorgulama oldukça travmatik. Aslında okuduğunuzda göreceksiniz ki bu sadece olanların zaman aşımına uğraması, yada unutulması değil! Tony tekrar hatırlamaya zorlarken kendini, bir çok şeyi de kendini savunma mekanizması içinde hatırlıyor ki!... ne zaman eski kız arkadaşı bir şekilde ona gerçekleri dolaylı yönden sunduğunda dahi suçluluğu kendine acıması şeklinde oluyor. Mutlaka 40 yıl sonra yanlışını görmesi zaten yaşananları, dramayı nasıl değiştirebilir. Değişik bir şekilde ele almış. Bu tip anlatılar beni çok üzüyor etkiliyor. Ama yazarın başarısını görmezden gelemiyorum tabiki.
Aslında bazı insanlar vardır her şeyi her durumu kendileri ile ilişkilendirirler. Ve mutlaka o zavallı ben olayını yaşamak bir nevi zevk verir onlara. İşte bizim Tom Webster o zavallıcıklardan biri!
8 Kasım 2022 Salı
Yitik Ufuklar da Kaybolmanın Derin Arzusu
James Hilton ve Umut
İngiliz yazar James Hilton'u pek çok kimse tanımaz ama eski kuşaktan olanlar onun ''Elveda Mr.Jips'' adlı eserini okumuş yada filmini izlemiş olabilir. Senaryosunu yazmış olduğu Mrs. Miniver ise unutulmayacak bir yapıttır. Çok uzun zaman önce okuduğum için bende unutmuştum aslında yazarı; ama ne zaman Mrs. Miniver ve Elveda Mr. Jips isimleri karşıma gelince hatırlamamak mümkün değil di tabiiki. Gelelim '' Yitik Ufuklar'' adlı son okuduğum eserine: kitabın bu kadar ince olmasına rağmen ,okumamın uzun sürmesine gelince tek sebep eserden ayrılmak istememem ve son bulmasını kabul edemem sanırım. eserdeki felsefi bir anlatım , ince bir zeka ve duygusal fakat ruhsal bir doyuruculuk veren içerik yani nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum beni benden aldı derler ya işte öyle bir eser. Konuyu zaten kitabın tanıtımında okuyorsunuz. Kaçırılan uçakta ki bireylerin başlarına gelenler ve insanlığın durumu , sorgulama ama önü açık cevaplar. Eseri okurken tek başıma değildim kesinlikle; bana Nietzsche, Hz.İsa, Hesse, Buda , Camus , Satre ile birlikte beynimdeki yılların biriktirdikleri idi. Ve iyiki okumuşum diyeceğim eserlerden uzun uzun bahsetmeyeceğim ama ilerde tekrar okumak isteyeceğim eserlerden.Mutlaka okuyun diyeceğim eserlerden.
12 Ocak 2022 Çarşamba
İrlandalı Yazar ; Colm Tóibín'den Efsanevi Bir Anlatım!
İyiki okumuşum diyebileceğim eserlere bir yenisini ekledim diyebilirim.
Oldukça derinlikli bir içeriğe sahip olmasına rağmen ; kullanılan dilin sadeliği anlatım tarzındaki yalınlık okunulmasını daha çekici hale getirmiş. (Çevirene bin teşekkür)
Ah! Aile ilişkileri yine !evet evet, ama burada ki biraz daha değişik ; kitabı okurken mutlaka biraz kıyaslamalar yapacağız yada kendimizi onlardan biri yani romanın kahramanlarından biriyle özdeşleştireceğiz.
Onları nasıl anlayacağız bir bilseniz! Nedeni çok basit ; İrlanda olsun , dünyanın bir çok yerinde olsun toplumda aile ve aile bireylerinden beklentiler, hiç bitmeyen kurallar,eskimeyen köhne zihniyetin nedense bir çok şeyde yenilikler olmasına karşın aile de tam bir bağnazlık o kopması istenmeyen bağlar , bireysel özgürlüğün hiçe sayılması, hep karşımıza koyulan ; ama o senin ailen! yada et tırnaktan ayrılmaz! kan sudan daha koyudur ! falan gibi bitmek bilmeyen klişeleşmiş sözler dizisi ardı ardına gelir. Sizi suçlu psikolojisine sokmak içinden ellerinden geleni yaparlar. Bunun bilincinde değillerdir bence. Onlar bu şekilde büyümüştür aynı gelenekler devam eder sadece.
Ayrıca şunu da eklemeden yapamayacağım ; aile bireylerinde her bireyin farklı olduğunu da unutmamak gerek. Herkesin iyi veya kötü kendi tarzı kendi deneyimi kendi düşüncesi yaşama bakışı vardır kendine has.
Gençken hayatımda olan bütün yanlışlardan sorumlu tuttuğum genelde ebeveynlerimdi ama zamanla bunun yanlış olduğunu gördüm artık attığım adımlar kendimin verdiğim kararlar da kendimindi sorumluluk alma sırası bana geldiğini fark edince bazı saptamalarla yaşamım iyisiyle kötüsüyle kendime ait oldu .Tabii bu da tam bir bireysel özgürlük hissini veriyor.
Kitabı okurken mutlaka sorularınız olacak kendinize yada başkalarına.
Neyse fazla uzatmayım burda ki anlatım da üç kuşaklık bir aile dramı var. Okurken tabiki hepsine ayrı ayrı hak veriyoruz. Ne varki insanı isyan ettiren , oldukça fazla haksızlıklar da var ; suçlu kim dersek ne yazık ki en sonunda toplumun geri zihniyeti demekle yetinmek zorunda kalacağız.
Yanlış anlamayın mutlaka aile olsun yakınlarınız , sevdikleriniz kimle artık neler paylaşabiliyorsanız ; mutlaka bunlar çok önemli ve değerli ama burda bunlardan birine mecburiyetten kaynaklanmadan isteyerek severek yapılan özveriler yerine ; zorlayarak duygu sömürüsü kullanılarak katlanman gerektiği yolunda ki zorlamalar olduğunda bireyin buna katlanması zor oluyor ve isyan ediyor açıkcası .Bir birey olduğunu ve buna saygı duyulup kabul edinildiğini görmek hissetmek ilişkileri daha anlamlı kabul edilir hale getirecektir.
Zaten her canlı olarak yaşadığımız sürece hepimizin birbirine karşı bir sorumluluğu var ama kendimize karşı olan sorumluluğumuzu bir kenara itmek kadar yanlış bir şey yok bence.
Kitap bittiğinde üzüldüm açıkcası ve içim acıdı bir nevi.Çok sevdim eseri ve yazarın diğer eserlerini de okumayı merakla bekliyorum. Bir eserinin filmini izlemiştim ve harikaydı. ''Brooklyn'' mutlaka bir çoğunuz izlemiştir.
8 Ocak 2022 Cumartesi
Babalar ve Oğullarla Altan'lara Bir Bakış !
İpek Böceği Cinayeti: Fotoğraflarla Çetin Altan'ın Yaşam Öyküsü
Ahmet Altan'nın ''Osmanlı Dörtlemesi'' ni okurken Altan'lar hakkında bir çok şey bilmeme rağmen biraz baba Altan'nın hayat hikayesini merak etmiştim. Daha çok geldiği sınıfla ilgiliydi bu merakın nedenleri. Amaç önyargılı olmak değil mutlaka bilhassa olmamak için daha bilgili olmak gerektiğini düşündüm.