Giovanni Papini'yle Nasıl Tanışmalı!
Giovanni Papini 1881 de doğdu. Oldukça yalnız ve içe-dönük bir çocukluk geçiren yazar yaşam boyu sürdüreceği isyankar ve mücadeleci bir kişiliğe büründü. Her konuda isyankar arayış içinde hayatında devamlı hoşnutsuzluk sergiledi.Ölene dek bütün kültürleri içerecek bir ansiklopedi yazma fikrine takıntılı kaldı.
Öykü kitaplarını takiben Kant, Hegel, Comte, Spencer, Nietzsche ile düşüncenin yok oluşu üzerine etkili bir polemiğe girişti.
192I'de yeni-den bulduğunu ilan ettiği dinine döndü ve İsa'nın Yaşamı'nı yayımladı. Faşizmle kurduğu yakın ilişki nedeniyle sert eleştirilere ve istemli bir unutturmaya konu olmuştur. Papini tüm hayatını, derin, ince ve trajik bir karanlık, huzursuzluk içerisinde ruh ve madde, doğa ve insan arasındaki uyumu bulmaya adamıştır. Eserlerini okurken bunun için ne kadar çabaladığını görüyoruz tabii bu gereklimiydi değil mi bilemeyiz ama en azından düşüncelerinin arkasından gitmiş.
Okuyuculara bir uyarı niteliğindeki yazıyı olduğu gibi aktarıyorum.
''Editör arkadaşın bu toplama kitapta bir araya getirmek ve tekrar yayımlamak istemiş olduğu öyküler yarım asırlık bir çalışmanın eseridir, öyle ki en eskileri ı903'e, sonuncuları ise ı954'e dayanmaktadır. Toplam 11O tanedir; burada, felsefi masallar, ahlaki alegoriler, düz yazı şiirlerinin ceninleri, mizahi veya metafizik sel kaprisler, hicivli tasvirler, hayali yan kesit ve paradoksal çerçeveli maneviyat, kişisel anılar ve ayrıca son olarak gerçek öyküler ve hatta bazen neredeyse hayali bazen neredeyse gerçekçi hikayeler var.
Anlatılardan oluşan bu yapıtın bu parçasının edebi anlamda gerçekten hangi değerde olduğunu söylemek bana düşmez, fakat onun, en azından birazının, hayatın farklı dönemlerindeki duyguların, hislerin ve düşüncelerin dolaylı bir itirafı olduğunu ve bu nedenle, adı Giovanni Papini olarak tanınan o değişken ve karmaşık kişiyi bir nebze daha iyi tanımaya istekli olanlara azımsanamayacak sayıda suçlama ve savunma yazısı sağlayabileceğini rahatlıkla söyleyebilirim. ''
Papini'den alıntılar:
''Gerçek dünya sadece düşüncede keşfedilir, kendi
benliğimde ve ben istediğim zaman onun efendisi olabilirim, yeter
ki onu kendi içimde, en derinlerimde arayayım''
''Sakin olmaya çaba göstereceğim. Anlaşılır olmaya gayret edeceğim. En kesin, en basit, en doğal formülü seçeceğim: Kendim olmamamın mümkün olmadığını fark ettim. Asla -asla, anlıyor musunuz?- kendim olmaya asla son veremeyeceğimi fark ettim.''
''Yalnızlığın sakin haşmeti'' der bir bölümde ben bu betimlemeye bayıldım.
Ona düzyazının Dante'si demişler, onu İtalya'nın Poe'su olarak çağırmışlardır... 1956 da ölen yazarı okuyanlar ondaki sıra dışılığı fark edeceklerdir.
Her dönemin birçok düşünsel akımının etkilerini didikleyen yazar olağanüstü kurgusu ve hayal gücüyle özgün ve sert üslubuyla okura eşsiz bir düşsel konçerto sunuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder