''Her zaman felaketleri düşünmemek
gerek. En korkunç acılardan sonra tüm bu yaşadıklarımız olağanüstü güzellikte bir yaşama dönüşebilir.'' Abidin Dino
Onu Tanımak!
Epeydir merak ettiğim ve hep ertelediğim (neden ertelediğime gelince sanırım daha bir rahat ortamda huzurla okumak istediğimden dolayı olsa gerek) Abidin Dino'nun sıra dışı yaşamı ve sanatı hakkında bilgi sahibi olmak bir ayrıcalık benim için. Ve bu eserle bir efsaneyi keşfetme yolculuğuna nihayet başladım . Ferit Edgü'nün yazmış olduğu biyografık anlatım ve ek olarak da ; Dino'nun ozan Andre Verlter'le Paris'te yaptığı (France Culture radyosu için yapmış olduğu söyleyişiyi (1990 yılında) eksiksiz olarak biyografi kitabına aktarılmış sayın Ferit Edgü tarafından.Zaten sayın Edgü'ye yıllar önce kendisi teklif etmiş hayat hikayesini yazmasını ama ; fakat burada uzun uzadıya bunu anlatmaya gerek yok.
Sayın Dino 1913 İstanbul doğumlu . Birinci dünya savaşı başlamadan yada hemen sonra bütün ailesi Cenevre'ye yerleşiyorlar ve orda altı sene kalıyorlar .Cenevre'den sıkılan aile hep beraber Paris'e yerleşiyorlar ve orda okula başlıyor......Evdeki çalışanlardan rumcayı Cenevre'de fransızcayı ve ana dili olarak da türkçeyi öğrenmeye küçük yaşlarda başlıyor tabii Robert kolej de okurken ingilizceyi de dil kültürüne katıyor.
Baktım ki nerdeyse tek tek kitabı olduğu gibi burda yazmak durumuna gelmişim ama biraz da yorumlarda bulunmak istiyorum. Sayın Dino güzel sanatların her yönüyle her dalıyla ilgili ve hepsinde de başarılıymış.
Okuduklarıma göre zaten sıra dışı bir insan. Ailesinin oldukça varlıklı olması bir artı olmasına rağmen aile aynı zamanda ekonomik düzeyden öte soy olarak rabıtası oldukça haşmetli. İyi bir aile geçmişi de var sanatçının.Padişah vezirleri büyük babalar falan...
Şeyh Şamil, Nazım Hikmet, Mevlana onun hayran olduğu büyük düşünür ve sanatçılardanmış.
İyi okullarda okuması ekonomik düzeylerinin oldukça iyi olması değil tabiki Dino'yu bu kadar başarılı hale getiren . Mutlaka bunlar yaşamında zorlukları yenmesinde yardımcı etken olsada belirleyici olan onun sanatçı bir ruha sahip olması. Hayran olunacak zekası ve genlerindeki özellikler sanırım onun başarısını belirleyen unsurlar oldu.
Aile fertlerinin yurt dışı bütün dünyada daha çok avrupa da ki sanat dünyasından olan bağlantıları her zaman yoğun olmuş.Oldukça özgür büyümüşler bütün kardeşler. Ebeveynlerin ilişkisi saygı ve sevgi çerçevesinde olduğundan çocukluğunun ve gençliğinin iyi geçmiş olduğunu düşünebiliriz.
Birinci dünya savaş zamanı Cenevre'de millet can derdindeyken onların ''Alkantara kekliğinin'' yemeği ile ilgili yaptıklarını gayet dürüst bir şekilde anlatması züppeliğinden mi yoksa sadece gerçeğimi anlatmak istemesinden dolayı bilemeyeceğim.Anlattıklarını genelde bir sanatçının dünyasından bakış açısıyla tutarlılığıyla siyasi herhangi bir görüşü olmadan tarafsız olarak sunmuş Abidin Dino.Siyah ve beyaz olarak değil bütün renklerin hakim olduğu bir görüş açısıyla; yani yirmi yaş civarlarındayken böyleymiş.
'' O sıralar başkaldırma eğilimi benim içimde de vardı. Yaşama koşullarının değişmesi, toplumun ve insanların değişmesi gibi özlemler bende
de vardı.
İstanbul birçok tabakadan oluşan bir kenttir. Benim kafamda en
azından yedi tabaka vardı. Yedisini de tanımak onlarla yaşamak, yedisinin de resmini yapmak özlemi içindeydim. Özlem bir şeydir, yaşam başka
bir şey''
Ayrıca bir dönemi değil bir kaç zaman ayrımı anlatıyor ki ; eserde ikinci dünya savaşı dönemi ve durumlar devrim sonrası Rusya ve Avrupa'da Türkiye'de olan bitenler etkileyici bir bakış açısıyla sunulmuş ki soruları yönelten Andre Velter'de harika bir söylevci en azından ne soracağını bilenlerden.
Derki kitabın sonuna doğru:
''Nazım'ın bir şiirinde, "Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin ? " diye bir dizesi vardır. O gün bugün, bu soru sökülüp atılması olanaksız bir biçimde
bedenime yapışmış gibidir. Tabii, şiirinde bu soruyu sorarken, mutluluğun resmini yapamayacağımı biliyordu Nazım. Bu mutluluk imgesi şiirde
de olanaksızdı. Yaşanan günler buna izin vermiyordu. Tabii Nazım'dan
Neruda'ya, Neruda'dan Aragon'a ve daha birçok ozan mutluluğu dile getirmişlerdir.''
Bu düşünce yapısı bir nevi özetliyor Abidin Dino'yu.
Varsıl olmanın bütün avantajlarını kullanmışlar doğal olarak. Varsıl yazarların güzel sanatlarda ki büyük ustaların başarılarını beğeniyle okumama ilgilenmeme gıptayla izlememe rağmen acaba diyorum başka evlerde yani bunlara sahip olmayan evlerin çoğunda bu haklara sahip olsalardı neler yapabileceklerini göz ardı edemiyorum açıkcası. Biraz burkuluyorum tabiki varsıl düşmanı falan değilim ama herkesin eşit şartlarda olabilmesini çok isterdim. Dino ve diğer bir çok o alemden gelen -Varsıllar dünyası- (sadece Türkiye değil bütün dünyadan) insanların şanslı olduklarını düşünmemek mümkün değil. Operadan hoşlandığımı fark ettiğimde neden sadece bir üst sınıfa ait bir sanat dalı olarak gösterildiğini anlayamadım. Ah bu sınıflar ve hepimiz!!!!
Nerden nereye oldu ama kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum zaten Abidin Dino ile ilgili diğer eserleri de nasıl olsa başladım deyip hepsini okumak istiyorum.Artık bu kadar gerisini okuyun derim ben....
Kitabını okurken kıskanmadım dersem yalan olur onu değil de yaşadıklarını yaşamayı düşünmek bile inanılmaz; Oldukça görkemli rüya gibi bir hayat. Umarım bir gün yaşantısını filme alırlar tabii bunu aklı başında bir yönetmen yapmalı mutlaka.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder